KAMEL DEKHLİ (1969 - 2009)
1 Temmuz 1969 tarihinde Fransa’nın Clermont-Ferrand şehrinde
doğdu. Ressam- heykeltraş- performans sanatçısı- raportör- gazeteci- otodidakt.
Kısa hayatına sığdırdığı bütün mesleklerini kendi kendine öğrenip geliştirdi.
Dünyanın bir çok yerinde tiyatro, dans grupları ile çalıştı. Sinemaya story- board yaparak başladı. Resim ve
seyyahlık hayatındaki en büyük iki tutku olduğu için bir çok ülkede sanatsal
çalışmalarda bulundu. Sergideki resimler 1999-2001 tarihleri arasında Türkiye’de
yaptığı seyahatlerin resimleridir. 17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen deprem
felaketi depremi yaşayanlar kadar, bu felakete tanıklık etmemiş dünyanın başka
yerlerinde yaşayan insanların bile hayatında bir dönüm noktası oldu. 17 Ağustos
1999 tarihinde “Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları”nın düzenlediği
uluslararası sokak tiyatro festivaline davet edildi ancak festivale katılamadı.
İki ay sonra kendi imkanları ile bölgeye gelip yardım çalışmalarına katıldı ve
yaşananlara tanıklık etti. İki ay kadar kalmayı planladı. Daha sonra Türkiye’de
tiyatro sanatçısı Ebru Kara ile evlenip üç yıl İzmit’te yaşadı, sanat
çalışmalarına burada devam etti. 2001 yılında Fransa'da yaşamaya başladılar. Fransa
Dış İşleri Bakanlığı’nın dünya sanatçıları projesine kabul edilip dört yıl
boyunca Afrika’nın farklı ülkelerinde amatör ve profesyonel sanatçılarla
çalıştı. 2006 yılında oğlu dünyaya geldi. 2009 yılında yakalandığı hastalıktan
kurtulamayıp hayata veda etti.
DEPREME TANIKLIKLAR
SERGİSİ
Bir depremi, bir şoku, bir an’ı
ne anlatabilir? Geçmiş zamanın peşinde koşan biri, şimdinin dilinde ne
söyleyebilir? Varlığını yokluktan alan bir tanıklık nasıl düşünülebilir? Her
şeyi birbirine indirgeyen düşünce neyi gerçek kılabilir?..
Fransız karikatürist Daumier on
dokuzuncu yüzyılda memleketinin haleti ruhiyesini çizmeye kalkıştığında, sadece
çağına değil, aynı zamanda tarihe notlar düşer. Bugün Daumier’in çizgileri
izlenmekte ve gerçekliğin en açık anlatısı olarak Fransız kültür hayatında
kabul görmektedir. Kamel Dekhli’nin
çizgileri de yurttaşı Daumier’in tutumunu teyit edercesine 17 Ağustos Kocaeli
Depremi ile ilgili oldukça reel bir anlatı sunmaktadır. Dekhli’nin çizgilerinde sadece insanların dramlarına ve
trajedilerine yer verilmiyor, aynı zamanda insanların korku ve umuda sıkışmış
yaşamları da ortaya konuyor. Dekhli,
yaşam alanlarının yıkımını ve yokluğunu değil, aynı zamanda bu yaşam
alanlarının varlığı ile yokluğu arasındaki duvarın inceliğini de gösteriyor.
Bir yandan çadırkent insanlarının, sıra sıra çadır düzineleri içinde umuda
nasıl yöneldiklerini diğer yandan bitmeyen efkarlanmalarından nasıl bir
melankoli ürettiklerini anlatıyor. Çünkü Dekhli’nin çizgisinde yarının ne olacağı ya da dünün ne olmadığı
inanılmaz şekilde açıklık kazanıyor.
Dekhli’nin kurduğu anlatılarda deprem hafızasının ve hatırasının
ışığı izleyiciye çarpıyor. Bu ışık, sözcükleri olduğu kadar görüntüleri de
mıhlandığı yerden söküyor. İzleyici yerlerinden edilmiş bu sözcüklerden ve
görüntülerden yeniden hatırlamanın ve hafızasını onarmanın tadını çıkarıyor:
Karanlık ve soğuk geceler; acımasızca talan edilmiş bağlar; seyyar hastanelerde
yabancı doktorlarla ilk karşılaşmalar; cesetlerle dolu hastaneler; hükümetin
her şeyi yaptık retoriği; misyonerler ve yabancı bağışlarının iç edilmesi;
gündelik hayatın sınırlarının değişmesi; yıkıntılar, yakıntılar ama illa ki bir
alışkanlık olarak umut...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder