18 Haziran 2012 Pazartesi

Modern Sanatın Sanatçının Sesi: "Şairin Kanı"


“ŞAİRİN KANI”

Edebiyat hayatın nezaket dolu olduğunu iddia eder. İddiasının doğruluğunu kanıtlamakla
kalmaz her daim bu nezaketin yeniden üretilmesini de sağlar. Ne var ki gerçek dünyanın
kocaları ve erilliklerinden kösnülce bir haz damıtan tüketici zihinleri hem edebiyata hem
de hayata acımasızca abanırlar. O.Mandelstam “Yaşıyoruz Ama Hissetmiyoruz” şiirinde
kendisine, V.Mayakovski’ye, A.Tarkovski’ye abananları şöyle betimler: “[İ]nce boyunlu
adamları sarmış çevresini,/ bu insan bozuntularının soytarılıklarıyla oyalanıyor.// Biri ıslık
çalıyor, biri miyavlıyor, biri inliyor,/ Yalnız o parmağını bize sallayarak kükrüyor.// İnsan
karnına, alnına, şakağına, gözüne/ nal fırlatır gibi durmadan emirler yağdırıyor.” Hiç şüphesiz
sadece Mandelstam ve çevresindekiler değil, nezaketin içinde ayrıntıları ve kendilikleri
üreten herkesi şu iflah olmaz kocasoyu erillik gösterileri kuşatır, baskılar, itham eder. Çünkü
şairin dizeleri sadece akmakta olan boş zamanı ele geçirmekle ve yaşamı hissedilir kılmakla
yetinmez, bazen zamanın akışının parçalanmasına yol açarak kuşatmaya, baskıya ve ithamı
yok eden başka türlü bir dolu yaşam kurar.

Şairin kanı hakkında dertlenen E.Cansever, İ.Berk, A.Oktay, G.Apollinaire, V.Çolak ve
başkaca şair ve şiirsever niceleri, zaman durdurucular olarak tarih sahnesinde yerlerini
aldıklarında dolu bir yaşam için kanlarını dizelere akıtırlar. Böylece yaşamın yeniden
canlanması için bir olanak daha yakalamış olur. Zaten şairin kanıyla yazmadığı şiirin en
iyi ihtimalle nezaketi değil sofistike bir oyunu sahnelemesi söz konusu olur. Ne diyordu
Cansever: “kanıdır şairin bu sevilmeyen yüz/ gözleri bir köpeğin, bırakmış köpeğini/ tanrısız,
kimsesiz, her şeysiz biraz/ gözleri bir başına insanlar gibi/ kanıdır şairin ölümle kımıldamaz.”
Gerçekten de şairin kanı ölümle değil, ancak yaşamak ve hissetmek arzusuyla harekete geçer.
Üstad N.Hikmet’in her şeye karşın isyanı bundan beslenmez mi: “koridorda, sedyede öldü
adam./ götürdüler.// artık ne ümit, ne keder./ ne ekmek, ne su,/ ne hürriyet, ne hapislik,/ ne
kadınsızlık, ne gardiyan, ne de tahtakurusu,/ ve ne de karşında oturup yüzüne bakan kediler,/
bu iş, bitti, tamam.// fakat devâm ediyor bizimkisi,/ sevmek, düşünmek ve anlamakta devam
ediyor kafam,/ dövüşemeyişimin affetmeyen öfkesi devam ediyor./ ve sabahtan beri karaciğer
sancımakta berdevam.”

Kafe Kedi ve Kocaeli Kültür Kolektifi Derneği’nin Modern Sanatın ve Sanatçının Sesi söyleşi
dizisinin son söyleşisi; “Şairin Kanı”. Söyleşiye Milliyet Sanat Dergisi başta olmak üzere
birçok ana akım ulusal dergide yayımlar yapan çağdaş şiirin eleştirmenlerinden akademisyen
Utku Özmakas, estetik ve çağdaş şiirin önemli düşünce insanları ve felsefe yazarları Savaş
Ergül ve Abdurrahman Aydın konuk olacaklar. Bora Erdağı moderatörlüğünde, 21 Haziran
Perşembe günü, saat 18.30’da düzenlenecek söyleşiye tüm halkımızı, ama özellikle de
şiirseverleri ve edebiyatseverleri bekliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder